28 Aralık 2007

Venedik

01 Aralık 2007

Mongolian BBQ

Diğer deyişle Moğol restoranı, bir arkadaşın tavsiyesi ile kendisi ve diğer arkadaşlarımız ile geçen cumartesi denediğimiz mekan. Konsept; et (kırmızı, beyaz ve deniz mahsülleri) ve sebzelerin çiğ bir şekilde bulunduğu bir açık büfeden - baharat ve yağlar da büfede yer alıyor - müşterinin kendi damak tadına göre doldurduğu kaseyi aşçılara vermesi, ve sizin oluşturduğunuz yemeğin pişip önünüze gelmesi. Bu arada yemeğiniz, restoranın oturma bölümünde yani müşterilerin gözü önünde ve büyük bir sac üstünde pişiyor. Bunun örneklerinin dünyada yer aldığını biliyordum ama Malta' da olabileceği aklıma gelmezdi. Nitekim, denedik ve çok beğendik. En güzel yanı değişik tatlar deneyebilmek için önünüzde sınırsız seçenek olması. Zaten restoranın tavsiyesi farklı tatlar deneyebilmeniz için kasenizi az doldurmanız ve sonraki seferler için midenizde yer bırakmanız. Ayrıca öğrendik ki bu bir restoranlar zinciri ve zincirin bir kaç halkasıda Türkiye' de. Denemek isteyenlere işte adres: http://www.gomongo.com.tr/

10 Ağustos 2007

Tasarım

Tasarım dünyası hep ilgimi çekmiştir. İster otomobil olsun, ister iç dekorasyon, mimari, tekstil ...yeni çıkmış her ürünü, mekanı, markayı bilmem gerektiğini düşünür bu tür haberlerden de geri kalmam :) ..İşte tam kendime göre bir site buldum: http://www.thecoolhunter.net/ . Mimari, tatil, moda, reklamlar ve daha aklınıza gelebilecek her konudaki yenilikleri ve dünyanın her yerinden ilginç tasarımları burada görebilirsiniz. Bu arada site yaratıcıları yakında İstanbul ve Bodrum' da (ne işinize yarayacaksa)...
Tokyo' da bir apartman.
Erkekler tuvaleti :)

17 Temmuz 2007

Son Keşfim: Pinhani

Uzun zamandır böyle güzel Türkçe müzik dinlememiştim. Eğer sizinde haberiniz yoksa bir an evvel, bir yerlerden dinlemeye çalışın. Grup, aslında iki kuzenden oluşuyor. Ancak albüm için, arkalarına Akın Eldes ve Cem Akman' ı da alıp harika bir eser çıkarmışlar (İnandığın Masallar). Müzikler çok güzel, saf, dinlendirici, vokal harika. Albüm 2006' da çıkmış, şu aralar 2. albümü hazırlıyorlarmış.
Bu arada bir yerlerden dinleyin demem saçma oldu, zaten kendi siteleri var ve site üzerinden müziklerini dinleme imkanı da var :). http://www.pinhani.com/ . Hatta şarkılarından biri, zapping yaparken duymuş olabilirsiniz diye söylüyorum, "Kavak Yelleri" adlı dizinin reklamlarında kullanılıyordu. Diğer şarkılarının da dizide kullanıldığını duydum. Favori şarkılarımı belirtmeden edemeyeceğim; Hele bi gel, Ben nasıl büyük adam olucam, Yıldızlar, Unutuldular, Beni al...

16 Temmuz 2007

Londra

Yukarıdan aşağıya 2. resim Camden Town, 3. resim ise Hyde Park.

12 Temmuz 2007

Blog Çılgınlığı

Şu aralar kafayı blogla bozdum, (şu aralar=bugün) yaz olması sebebiyle işim müthiş derecede sessiz ama bugün resmen peak yaptı. Herneyse bloglarla ilgili bir sürü site gezdim, bu iş sadece yurtdışında çılgın bir şekilde gidiyor zannediyordum ama Türkiye’ de de ona yakın ilgi var. Bir çoğunu bazı yemek sitelerinden biliyorsunuzdur zaten, örn: portakalagaci. En ilginci blogu sadece günlük olarak değil, iş ortamı, herhangi bir şeyi protesto ya da siyasi propaganda aracı olarak bile kullanabiliyor olmanız. Örneğin, Amerikalı ve tacize uğramış kadınlar http://hollabacknyc.blogspot.com/ sitesini oluşturmuşlar. En güzel yanı blogunuzun olması için bilgisayar dehası olmanıza gerek olmaması. Blog hazırlayabilmeniz için bir sürü site olması, bu sitelere kayıt olup, hazır şablonlardan seçerek yazılarınızı, fotoğraflarınızı yayınlayabilirsiniz. Yazı ve fotoğraf dışında video, müzik hatta radyo yayını bile yapabilirsiniz. Bkz. blogspot, blogger... En ilginci birde blog borsasının olması, sitenizin ziyaretçi sayısına, içeriği ve popülerliğine göre sitenizin fiyatının arttığı ya da azaldığı bir sanal borsa burası: http://www.blogshares.com/ .

Yan tarafta, hoşuma giden bazı blogları görebilirsiniz.

Ben de karar verdim, blogumla daha çok ilgileneceğim. Onu resimlerle, müziklerle donatacağım :) .

05 Temmuz 2007

Küresel Tehdit

Dünya Doğal Hayatı Koruma Fonu (WWF), dünyanın iklim değişikliği felaketine uğraması için 5 yılın bulunduğunu belirtti. İşte herkesin bir ya da iki, belki de daha fazlasını yapabileceği katkılar: 1-Ampulünüzü değiştirin: Standart akkor ampulünüzü tasarruf ampulü ile değiştirin, yılda 75 kg. karbondioksit tasarrufu sağlayın. 2- Daha az araba kullanın: Her zamankinden daha sık yürüyün, bisiklet kullanın ve toplu taşıma araçlarından daha çok faydalanmaya özen gösterin. Araba kullanmadığınız her iki kilometre için 0.75 kg. karbondioksit tasarruf edeceksiniz. 3- Geri dönüşüme katkıda bulunun: Evinizden çıkan çöplerin sadece yarısını geri dönüştürerek yılda bin 200 kg. karbondioksit tasarrufu sağlayabilirsiniz. 4- Lastiklerinizi kontrol edin: Düzgün şişirilmiş lastiklerle litre başına aldığınız yol yüzde 3 oranında artacaktır. Her 4 litre benzin tasarrufu, 10 kilo karbondioksiti atmosferimizden uzak tutar. 5- Daha az sıcak su kullanın: Suyu ısıtmak için çok fazla enerji gerekmektedir. Daha az su tüketen bir duş başlığı ile 175 kg., giysilerinizi soğuk ya da ılık suda yıkayarak da 250 kg. karbondioksit tasarrufu sağlayabilirsiniz. 6- Ambalajları fazla olan ürünlerden kaçının: Çöpünüzü yüzde 10 oranında azaltarak 600 kg. karbondioksit tasarrufu yapabilirsiniz. 7- Su ısıtıcınızı ayarlayın: Isıtıcınızı kışın iki derece aşağı, yazın iki derece yukarı ayarlayın. Bu basit ayarlamayla yılda bin kg. karbondioksit tasarrufu sağlayabilirsiniz. 8- Bir ağaç dikin: Bir ağaç ömrü boyunca bir ton karbondioksit emer. 9- Çözümün parçası olun: Harekete geçmek ve daha fazla bilgi almak için 'www.iklimkrizi.net'i ziyaret edin. 10- Herkese anlatın: Küresel ısınmayla ilgili bildiklerinizi çevrenize anlatın. Not: Kendi adıma burada araba kullanmadığımı çoğu yere yürüdüğümü belirteyim (tabii bu buranın çok küçük olmasından ötürü :) ) . 10 no.lu maddeyi de bu bilgileri buraya taşıyarak yapmış bulundum :) .

27 Mayıs 2007

Arka bahçe

Taşındığımızı söylemiştim, işte en güzel yeri, arka balkonun manzarası... Havuz ve yeşillik başka binalara ait...

08 Mayıs 2007

Vote or Die!

-Yazın ne yapacaksın? -Oy vereceğim
Ben veremeyeceğim, ama herkesin oy vermesini istiyorum. 1 oy neyi değiştirir? Bence zihniyeti değiştirir. Aman canım, benim oyum olsa ne olur olmasa ne olur zihniyetini..Kimbilir bu zihniyetin ne kadar çok sahibi vardır. Hepsinin toplamı çok şeyi değiştirir. . . . . . . .
Şimdi bu iktidardan kurtulmak isteyen, bu iktidarı laik, demokratik cumhuriyete tehdit olarak gören insanlara önemli bir görev düşüyor. Herkes sandığa gitmelidir. Bu bir vatandaşlık görevidir. Bu görevi yapmamak, millet olarak önümüze çok ağır faturalar getirir. Biliyorum, 22 Temmuz zor bir tarih.Bu tarihin birtakım art niyetlerle bilinçli olarak seçildiğini de biliyorum. Ama halkımız, bütün bu oyunları yenmek zorundadır.Bugün, geçen seçimde sandığa gitmeyen 10 milyona yakın insanın duyarsızlığının faturasını ödüyoruz.Eğer o insanlar oylarını kullanma sorumluluğu içinde olsalardı, bugün AKP iktidarıyla boğuşmak durumunda kalmayacaktık. Halkımız, iki eli kanda olsa bile sandığa gidip oyunu cumhuriyete sahip çıkacak partilere vermelidir. Bunu yapmak, bu ülkenin çocuğu olmanın yükümlülüğüdür.
Tufan TÜRENÇ
Çünkü, herkes biliyor ki, AKP seçmeni, sandığa ve kendi partisine çok daha sadık. AKP’li seçmen, bırakın tatili, iki eli kanda olsa, gidip oyunu kullanıyor.O zaman siz de, kullanacaksınız. Kendi kaderinizi ve ülkenin kaderini tayin için, 22 Temmuz günü tatil lüksüne kapılmayacaksınız.Son dörtbuçuk yılda yaşadığımız gibi, vakit çok geç olmadan.
Yalçın DOĞAN
Not: Başlık hakkında açıklama yapma gereği duydum. Zira, bu slogan Amerikan Başkanlık seçimleri için kullanılıyordu. İnsanları oy vermeye teşvik etme amaçlı kullanılan sloganlar, televizyonlarda, reklam panolarında yer alıyordu. Bence bu seçimlerde Türkiye' de de aynı şekilde bir kampanya yapılmalı. Yapılmalı ki insanların üzerindeki oy verme rehaveti gitsin. Diğer sloganlar ne miydi? Vote Smart, Can One Vote Make A Difference?, Show 'Em Where You Stand, Vote If You Are Not A Moron :)

25 Nisan 2007

Taşınıyoruz...

Taşınıyoruz...Dur bakalım, nereye, yeni açılmamış mıydı burası?? Yok, fiziksel olarak taşınıyoruz. Başka bir dünyaya da değil, allah korusun :) . Başka bir eve. Mayıs başında evi boşaltmamız gerekiyordu, bu nedenle İstanbul' dan döner dönmez ki Nisan başına denk geliyor, ev aramaya başladık. İlk hafta tam hayal kırıklığıydı, neyse ki 2. haftanın ortası tam istediğimiz gibi bir ev bulduk. Bugün de anahtarımızı aldık. Anlayacağınız, en kısa zamanda temizliğe girişip, evi yerleştirmeliyiz. İşte bu kısmı biraz sıkıntılı olacak gibi... En kısa zamanda yeni evimizden fotolarla geri döneceğim :) ....

23 Nisan 2007

Malta

Şimdi, öncelikle Malta' dan başlayayım istedim... Çok kişi Malta' yı İtalya' ya bağlı sanıyor, oysa Malta bağımsız bir ada ülkesi. Hatta tek bir ada değil birden fazla adadan oluşuyor. Ancak bunların sadece ikisinde yaşam bulunmakta. Bunlar Malta ve Gozo tabii ki. Bir de Comino var ama orada sadece bir otel ve oteli işleten bir aile yaşamakta. 400 kilometre kare ve 400 bin nüfuslu adanın bir ucundan diğer ucu 20 kilometre. Yani haritalarda neden görünmediğini anlayabiliyorsunuzdur diye düşünüyorum :) . Yıllar boyunca, Bizanslılar, Araplılar, Normandiyalılar, Fransızlar ve İngilizlerin himayesine geçmiş, ve sonunda 1964 yılında bağımsızlığına kavuşmuş.
Bizimle, yani Osmanlılarla olan hikayesine gelince ki bu, Malta tarihinde çok önemli bir yere sahip. Rodos şövalyeleri, Osmanlılar tarafından Rodos' tan püskürtülünce onlar da Akdeniz' de başka bir adaya yani Malta' ya yerleşirler. Malta şövalyeleri aslında, Rodos Şövalyeleridir. 1551' de Turgut Reis, Gozo' yu ele geçirip, Gozo' luları kürek mahkumu yapar. 1565' te Kanuni zamanında, Malta' ya saldırılır ama Malta Şövalyelerinin yardımıyla, Osmanlı başarısız olur. Şu an halen başkent Valletta' yı çevreleyen surlar, Osmanlı saldırısından sonra inşa edilir. 1571' de Osmanlılar yeni bir saldırıda daha bulunurlar ancak sonuç yine başarısızdır. Bu tarihler, halen tüm tarih kitaplarında, ve turistik audio-visual gösterilerinde büyük yere sahiptir.
Günümüze gelince, Malta halen eski dokusuna sahiptir. Sarı taşlı (Malta' da çıkar), cumbalı (Arapların etkisi) evler, dar sokaklar. Yeni yeni eski binalar elden geçirilmekte, modern binalar yapılmakta. Tüm bunlarda, Malta' nın 2004' te Avrupa Birliği' ne katılmasının da etkisi büyük. Malta' da hiç bir şey yetişmediği gibi endüstrisi de olmadığı için en büyük geliri, kuşkusuz turizm. Buna İngilizce dil okullarını da eklemek lazım. Kışın kuzey ülkelerden gelen emekli turistler, yazın ise dil okullarına gelen gençler, Malta' yı doldurmaktadır.

20 Nisan 2007

Henüz açıldık....:)